Kurban, İslam dininin önemli ritüellerinden biridir ve Müslümanların her yıl dünyanın dört bir yanında kutladığı bir bayramı vardır. Kurban Bayramı, Kuran-ı Kerim'den alınan bilgiye dayanmaktadır ve bu bilgi, İslam aleminde önemli bir yeri olan Hazreti İbrahim'in Hz. İsmail'i kurban etme hikayesinin anlatıldığı yerlerden biridir. Bu ritüel, Allah'a olan inançlarını ve teslimiyetlerini simgeler. Kur'an ve Hadisler, Müslümanların bu önemli dini hükümleri anlamalarına ve uygulamalarına yol göstermek için kılavuz olarak kullanılır. Bu makalede, Kurban ile ilgili ayetler ve Hadisler hakkında daha fazla bilgi edinmek için Kuran-ı Kerim ve Hadislerdeki referanslara yer vereceğiz.
Onlar, sizin Mescid-i Haram'ı ziyaret etmenizi ve ibadet etmek için beklenen kurbanların doğru yerlere ulaşmasını engelleyen inkarcılardır. Eğer oradaki henüz tanımadığınız mümin erkekleri ve mümin kadınları farkında olmadan zarar verme riskiniz olmasaydı, (Allah, Mekke'ye girişinize izin verirdi). Allah bu şekilde davranarak, seçtiği kişileri merhametine katmak istemiştir. Eğer müminler ile inkarcılar ayrılmış olmuş olsaydı, inkar edenlere acı dolu bir cezayı layık gördük. (Fetih 25)
"Allah, dininin sembolleri arasında sizin için kesimlik büyükbaş hayvanları da belirlemiştir. Onlarda sizin için birçok fayda bulunmaktadır. Kesim sırası gelip de sırayla dizildiklerinde onların üzerinde Allah'ın adını zikredin. Canları bedenlerinden ayrılıp öldükten sonra onların etlerinden hem siz yiyin, hem isteyip de isteyemeyen fakirlere de yedirin. Böylece onları sizin hizmetinize sunduk ki şükredersiniz." “Onların eti ve kanı hiçbir şekilde Allah'a erişemez. Allah'a ulaşacak olan tek şey, O'nun rızası için yerine getirdiğiniz, gösterişten uzak eylem ve ibadettir." (Hac 36,37)
Onlarda belirli bir süre boyunca sizin için çeşitli avantajlar bulunmaktadır. Daha sonra, onların varış noktası kurban olarak Kabe (Beyt-i Atik) olacaktır. (Hac 33)
"Allah tarafından kendilerine rızk olarak sunulan hayvanları kurban etmek ve onun ismini anmak için her topluluğa izin verdik..." (Hac 34)
Allah'ın kendilerine rızık olarak sunduğu kurbanlık hayvanları belirlenmiş günlerde anmaları gerektiğini söyleyin. Bu hayvanlardan siz de tüketin ve yoksul ile fakiri de doyurun" (Hac 28)
Allah, Ka'be'yi ve saygı uyandıran bu evi, kutsal ayı, hac kurbanını ve bu kurbanların takılarını insanların dini ve dünyevi yaşamlarını idame ettirmesi için oluşturdu. Bu her şeyi, göklerde ve yerde olan her şeyi, Allah'ın bildiğinin bir göstergesidir. Ve bu, Allah'ın her şeyi tam anlamıyla bildiğini anlamanız içindir. (Maide 97)
(Muhammed!) Âdem'in iki oğlunun öyküsünü doğru bir şekilde onlara aktar. Hatırla, her ikisi de birer kurban sunmuşlardı fakat sadece birinin kurbanı kabul edilmişti. Kabullenilmeyen kurbanı sunan, “Kesinlikle seni öldüreceğim” diye tehdit etmişti. Diğer oğlu ise, “Allah, sadece kendisine itaat edenlerden kabul eder” demişti. (Mâide 27)
Ey inancınızı beyan edenler! İhram durumundayken (kara üzerinde) av hayvanını ölüme mahkum etmeyin. Kim (ihramlıyken) bilerek onu öldürürse, bir cezayla karşı karşıya kalır. (Bu ceza), öldürdüğünüz hayvanın eşdeğeri olan ve içinizden iki dürüst kişinin belirleyeceği bir kurbanlık hayvanı; veya bir kefaret olarak fakirleri doyurmak; veya eşdeğerinde bir oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı eylemin acı sonuçlarını hissetmesi içindir. Allah, geçmiş hataları affetmiştir. Ancak kim tekrar bu şekilde davranırsa, Allah ondan intikam alır. Allah, en büyük güç ve intikam sahibidir. (Maide 95)
Hac ve umrenizi Allah'ın adına tam anlamıyla yerine getirin. Eğer (düşman saldırısı, hastalık veya benzer bir engel sebebiyle) bir engelle karşılaşırsanız, sizin için rahat olacak şekilde bir kurban gönderin. Bu kurbanınızın varacağı yere kadar saçlarınızı kesmeyin. Eğer aranızdan biri hastalanırsa veya başında bir problem olursa (ve tıraş olmak zorunda kalırsa), fidye olarak oruç tutabilir, sadaka verebilir veya bir kurban kesebilir. Eğer kişi güven altındayken, umre ile fayda sağlamak isterse, hacca kadar olan sürede rahatına göre bir kurban keser. Kurban bulamayan kişi on gün oruç tutar, bunun üçü hacda ve kalan yedisi dönüşte tutulur. Bu, ailesi Mescid-i Haram'ın yakınında olmayan kişiler için geçerlidir. Allah'a karşı saygısızlık yapmaktan kaçının ve Allah'ın cezasının ağır olduğunu unutmayın. (Bakara 196)
Ebû Bekre (r.a.)'in babası anlattığına göre: "Peygamberimiz (s.a.v), vaazını yaptıktan sonra minberden inip getirilen iki koçun kesimini gerçekleştirdi". Hazreti Zeyd b. Erkam (r.a) ifade ettiği gibi; “Resulullah’ın arkadaşları, 'Ey Allah’ın Elçisi' diyerek, "bayramda kesilen kurbanın anlamı ne?" diye sordular. Resulullah (s.a.v), "Bu, babanız İbrahim aleyhisselâm'ın yoludur" yanıtını verdi. Arkadaşları, “Peki, kurban kesmekle hangi sevapları kazanabiliriz Ey Allah'ın Elçisi?” diye sordular. Resulullah, “her bir kılının karşılığında bir sevap var.” dedi. Arkadaşları tekrar sordu: “Eğer kesilen kurban koyun ya da kuzu gibi yünlüyse, sevap nasıl olur Ey Allah’ın Elçisi?" Resulullah, “Her bir yün kılı için de bir sevap var” yanıtını verdi. (İbn-i Mâce, Sünen; Ahmed b. Hanbel, Müsned; Hâkim, Müstedrek)
Büreyde'nin oğlu Süleyman (r.a.)'ın, babasından aktardığına göre, Rasûlullah (s.a.v.) şu şekilde söylemiştir: "Sizlere, kurban etinden üç gün fazla yememeniz gerektiğini söylemiştim, bunun sebebi kurban kesenlerle kesmeyenler arasında et tüketiminde eşitlik olması içindi... Ancak, bu noktadan itibaren kurban kesme oranları arttığı için istediğiniz kadar yiyebilir, yedirebilir ve saklayabilirsiniz." (Buhârî, Edehî: 16; Müslim, Edâhî: 5)
Âbis b. Rebia’ (r.a.)'nin belirttiğine göre, Aisha (r.anha)’ya şunu sordum: "Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kurban edilen etlerin üç gün boyunca yeneceğini yasaklarmıydı?" diye. Onların yanıtı şu oldu: "Hayır, ama insanlar arasında kurban kesenler azdı. Bu yüzden, kurban etini kesmeyenlerle paylaşmak isteyenler için bu tür bir kısıtlama getirildi. Bugün, hayvanların bacaklarını on gün süresince saklıyoruz ve sonra yiyoruz." (Buhârî, Edahî: 16; Müslim, Edahî: 5)
Suhaym oğlu Cebele'nin (r.a.) aktardığına göre, bir kişi İbn Ömer (r.a)'den, kurban kesme zorunluluğunu sordu. O ise, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Müslümanların kurban kestiklerini ifade etti. Kişi aynı soruyu tekrarladığında ise, acaba anladığın ne dediğimi kavrayamıyor musun? diye cevap verdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve sonrasında Müslümanlar hep kurban kesti. (İbn Mâce, Dahaya: 2)
Adiyy (r.a.)'nin naklettiğine göre, şunu söylemiştir: "Bir sığır, yedi kişiye kurban olabilir." "Peki ya karınlarından yavru çıkarsa?" diye sordum. "Yavrusuyla birlikte kesilir" diye yanıt verdi. "Peki ya topal olan hayvan ne olur?" dedim. "Kurban yerine girebilecek durumdaysa, o da kurban edilir" diye cevapladı. "Peki ya boynuzu kırık olan hayvan?" "Bunda bir sakınca yok" dedi ve şunu ekledi: "Biz, Rasûlullah (s.a.v.)'tan, kurban edilecek hayvanların göz ve kulaklarını titizlikle kontrol etmemizi emir aldık." (Ebû Dâvûd, Dehaya: 5; İbn Mâce, Dehaya: 8)
Umâra b. Abdullah (r.a.)’in aktardığına göre, A’ta b. Yesâr’ın Ebû Eyyûb el Ensârî’den duyduğu şu sözler: Rasûlullah (s.a.v.)’in döneminde, kişiler sadece kendileri ve aileleri için bir kurban keser, etini hem kendi aileleriyle paylaşır hem de başkalarına ikram ederlerdi. Fakat sonradan, birbirlerinin nezdinde üstünlük sağlamak için birden fazla kurban kesmenin artık bir gereklilik haline geldiğini gördük. (İbn Mâce, Dahaya: 10; Muvatta, Dahaya: 5)
Câbir (r.a.)'ın aktardığına göre, Hudeybiye'de Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte hem deve hem de sığır, yedi kişi için kesilerek kurban edilmiştir. (Ebû Dâvûd, Dahaya: 6; İbn Mâce: Dahaya: 5)
Ukbe b. Âmir radiallahu anh tarafından aktarıldığına göre, şöyle söylemiştir: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kendi kesmeye niyet ettiği kurbanlık hayvanları arkadaşları arasında paylaştırdı. Ancak bir oğlak geri kalmıştı ve Ukbe, bunu Rasûlullah (s.a.v)'e hatırlattı. Rasûlullah (s.a.v) ise onu sen kendin kurban et talimatını vermişti." (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Dahaya: 7)
Ebû Tâlib'in oğlu Ali radıyallahu anh'den rivayet edilen bir hadiste, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize kurbanlık bir hayvan seçerken göz ve kulağını kontrol etmemizi, kulağı veya burnu kesik, boynuzu kırık hayvanları kurban kesmememiz konusunda uyardı. (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Dahaya: 8)
Berâ b. Âzib (r.a.) tarafından rivayet edilen hadiste şu ifade yer almaktadır: "Topal, tek gözlü, hastalıklı, zayıf ve cılız hayvanlar kurban olarak kesilmez." (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Edahî: 8)
Enes b. Mâlik (r.a.)’den aktarılan bir hadiseye göre, şu şekilde ifade etmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) Boynuzlu birçok renkli iki koçu kendi elleriyle kurban etti. Besmele çekti, tekbir aldı ve keserken koçların sağ tarafına ayağını koydu. (Buhârî, Edâhî: 7; Müslim, Edâhî: 3)
Âişe radiallahu anha’nın anlattığına göre, peygamber efendimiz (s.a.v.) şöyle ifade etmiştir: "İnsan, Allah'ın gözünde kana dökme eyleminden daha hoşnutsuz bir eylem yapmadı kurban kesme gününde. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla birlikte gelir. Kurbanın kanı yere dökülmeden önce hemen Allah katında kabul edilir. Bu yüzden kesmiş olduğunuz kurbanlardan dolayı endişe etmeyin, kalpleriniz rahat olsun.” (İbn Mâce, Edaha: 3)
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ‘dan rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Eğer gelecek yıla kadar yaşarsam, muharrem ayının dokuzuncu günü oruç tutarım." (Müslim, Sıyâm 134. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm 41.)
Hz. Aişe'nin verdiği bilgilere göre, Abdullah b. Vakıd, Peygamberimiz (s.a.v)'in kurban etlerini üç günden fazla saklamayı yasakladığını söylüyor. Bu durumu doğrulayan Abdullah b. Ebu Bekr de tanık olmuştur. Aişe'den şunu duydum ki, Resulullah zamanında birçok Bedevi, Kurban Bayramı'na yakın Medine'ye yavaşça yürüyerek gelmişlerdi. Bunun üzerine Resulullah, "kurban etlerini üç gün boyunca saklayabilirsiniz, sonra kalanını dağıtın" demişti. Bir sonraki yıl sahabeler, bazı insanların kurban etlerinden kaplar dolusu erzak elde ettiğini, yağını erittiğini ve biriktirdiğini bildirdiler. Bunun üzerine Resulullah, "Neden bana bunu söylüyorsunuz?" diye sordu. Sahabeler, geçen sene kurban etlerinin üç günden sonra yenilmesinin yasaklandığını hatırlatarak sormuşlardı. Bunun üzerine Resulullah, "Ben o zaman fakir Bedevilerin büyük gruplar halinde yavaşça gelmesinden dolayı yasaklamıştım, şimdi kurban etlerinizi yiyin, biriktirin ve sadaka verin" dedi. (Müslim)
Enes radiallahu anh şu şekilde aktardı: Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselam kurbanın ilk günü şunu söyledi: "Namazdan önce kurbanını kesen herkes geri vermelidir." Bunun üzerine bir kişi ayağa kalkarak, "Ey Allah'ın Elçisi! Bu, et yemenin istendiği bir gündür" diyerek komşularının ihtiyacını ifade etti. Hz. Muhammed bunu onaylar gibi davrandı. Bu kişi daha sonra, "Benim, et kesilmek için kesilen iki koyundan daha iyi olduğunu düşündüğüm bir oğlak var. Onu (kurban olarak) keseyim mi?" diye sordu. Hz. Muhammed ona izin verdi. Bu iznin diğer birine iletilip iletilmediğini bilmiyorum. Hz. Muhammed iki koç kesti. Sonra insanlar küçük bir koyun sürüsüne doğru yola çıktılar ve sürüyü paylaştılar ya da parçalara böldüler. (Müslim)
Berâe radiallahu anh şunları anlattı: Amcam Ebu Bürde kurbanını namazdan önce kestiğini anlattı. Bu durumda Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Bu koyun sadece eti için kesildi" dedi. Ebu Burde: "Ey Allah'ın Resulü! Bende bir keçi oğlağı var" dedi. Hz. Peygamber: "Onu kurban et. Ancak başkasına faydası olmaz" dedi. Daha sonra şunları da ekledi: "Namazdan önce kesen sadece kendisine kesmiş olur. Namazdan sonra kesildiğinde ise kurban tamamlanmış olur ve müslümanların sünnetine uygun olur." (Müslim)
Kardeşeli Derneği olarak kurban bağışlarıyla yardım elini kardeşlerimize uzatıyoruz. Yaptığınız bağışlar sayesinde yurt içi ve yurt dışındaki kesimlere vekaleten kurban kesim görüntülerini iletiyoruz.