Kur'an-ı Kerim, Müslümanların kutsal kitabı ve rehberi olarak hayatın her alanında kılavuzluk eden ayetlerle doludur. Ayetler arasında, ibadet ve teslimiyetin sembolü olan secde ayetleri özel bir yere sahiptir. Kur'an-ı Kerim'de toplam 14 secde ayeti bulunmaktadır ve bu ayetler, iman edenleri Allah'a bağlılıklarını secde ederek ifade etmeye davet eder. Secde ayetleri, inananlar için manevi bir derinlik ve huzur anı yaratırken aynı zamanda Allah'ın büyüklüğünü ve kudretini hatırlatır. Bu özel ayetler, A'râf 206, Ra'd 15, Nahl 49, İsra 107, Meryem 58, Hac 18, Sâd 24, Furkan 60, Neml 25, Secde 15, Fussılet 37, Necm 62, İnşikâk 21 ve Alak 19'da yer alır. Her biri, Müslümanlara Allah'a olan kulluklarını derinleştirme fırsatı sunar. İslam inancında, bu ayetler okunurken veya dinlenirken secde etmek, kişinin Allah'a olan bağlılığını ve saygısını fiziksel bir eylemle ifade etmesinin bir yolu olarak görülür.
Kur'an-ı Kerim'de yer alan secde ayetleri 14 tanedir. Secde ayetleri şunlardır:
Rabbinin katında bulunanlar bile O’na kulluk etmek hususunda kibre kapılmazlar, O’nu tesbih ederler ve yalnız O’na secde ederler.
Göklerde ve yerde bulunanlar ve bunların gölgeleri sabah akşam, isteseler de istemeseler de Allah’a secde ederler.
Göklerdekiler, yerdeki canlılar ve melekler büyüklük taslamadan Allah’a secde ederler.
De ki: “Siz ona inanın veya inanmayın, şu bir gerçektir ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere (Hakk’ın kelâmı) okununca derhal yüzüstü secdeye kapanırlar.
İşte bunlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu, Âdem’in soyundan gelen peygamberler; Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımız, İbrâhim ve İsrâil’in (Ya‘kūb) soyundan gelenler ve doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerden olup, kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğunda ağlayarak ve secde ederek yere kapanırlar.
Görmez misin göklerde ve yeryüzünde bulunanlar; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu hep O’na secde etmektedir! Niceleri de azabı hak etmiştir. Allah’ın hakir kıldığı kimseyi onurlandırabilecek birisi yoktur. Kuşkusuz Allah dilediğini yapar.
Onlara, “Rahmân’a secde edin” denildiğinde, “Rahmân da neymiş! Biz, senin istediğin şeye secde eder miyiz?” derler ve bu istek onları haktan daha da uzaklaştırır.
(Şeytan bunu) göklerde ve yerde gizli olanı açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah’a secde etmesinler, diye yapmış.
Âyetlerimize yürekten inananlar ancak o kimselerdir ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve rablerini hamd ile tesbih ederler.
Dâvûd şöyle dedi: “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle doğrusu sana karşı haksızlık etmiştir. Zaten aralarında ortaklık ilişkileri bulunanların çoğu birbirine haksızlık ederler; yalnız iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapmakta olanlar böyle değildir; ama onlar da o kadar az ki!” Dâvûd (böyle bir temsil ile) kendisini sınadığımızı anladı. Bunun üzerine rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı ve bütünüyle O’na yöneldi.
Gece ve gündüz, güneş ve ay O’nun işaretlerindendir. Eğer gerçekten Allah’a tapıyorsanız güneşe de aya da secde etmeyin, onları yaratan Allah’a secde edin.
Haydi artık Allah için secdeye kapanıp kulluk ediniz.
Kendilerine Kur’an okunduğu zaman saygıyla yere kapanmıyorlar.
Sakın onun isteğine uyma! Secdeye kapan ve Allah’a yakınlaş.